Gezegenin Geleceği: 76. Gün

Açık Dergi
-
Aa
+
a
a
a

Bugün Kopenhag İklim Zirvesine 76 gün kaldı…

 

Kuzey denizlerinin üstünü kaplayan buz tabakası kalınlığının, bugüne kadar yaz aylarında kaydedilmiş en düşük üçüncü seviyeye düştüğü açıklandı. 12 Eylül'de yapılan ölçüme göre buz tabakası, 5.1 milyon km karelik bir alanı kaplıyor. Ancak bu çok iyi bir haber değil. Çünkü şu anda buz tabakası, uyduların ölçüm yapmaya başladıkları 1979 yılından tam %20 daha az bir alan kaplıyor. Bu oran, 1979-2000 yıllarının ortalamasından %24 daha düşük. Erime oranı, geçtiğimiz iki yıldan bir miktar daha az. Fakat bilim adamları bunun iyileşme anlamına gelmediğini, yalnızca bu yazın geçtiğimiz iki yaza göre nispeten daha serin geçtiğini özellikle belirtti.

Kuzey Kutbu'nun ve kuzey denizlerinin, küresel ısınmaya en duyarlı barometreler olduğunu ve küçücük sıcaklık farklarının bile büyük değişimlere yol açtığını unutmayalım. Çevreciler böyle giderse 2030'da Kuzey Kutbu'nun tamamen buzsuz kalacağından korkuyor. Tüm bunlar, Kopenhag yolundaki liderler için doğanın gönderdiği bir “uyan” çağrısı.

 

Doğanın bu çağrılarına kulan veren Avrupa Birliği liderleri adına konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso,  iklim görüşmelerinin gidişatıyla ilgili endişelerini açıkladı. AB liderleri bu hafta gerçekleşmekte olan G20 zirvesinde, iklim değişikliği görüşmelerinde ciddi ilerlemeler kaydedilmesi için çağrıda bulundu.  İsveç Başbakanı Frederik Reinfeldt ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de açıklamalarda bulunarak, yavaşlığın korkutucu olduğunu, dünyanın daha fazla vaktinin kalmadığını ve acele edilmesi gerektiğini vurguladı. Geçen hafta da BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon aynı yönde endişelerini dile getirmişti. Iklim değişikliği görüşmeleri, Aralık ayında Kopenhag'da sonuca bağlanacak. Hali hazırdaki anlaşma taslağında ise henüz üstünde anlaşma sağlanmamış 2500 nokta var ve resmi BM sürecinin bitmesine sadece 15 gün kaldı.

 

Kimisi sadece lafta endişelenirken kimisi harekete geçiyor. Harekete geçen devletlerden ilki İskoçya. İskoçya, dünyanın ilk karbon bütçesini hayata geçiriyor. Karbon bütçesi ile, hükümetin karbon salımıyla olan ilişkisi netlik kazanacak. Böylece bakanlar kendi alanlarında gereken düzenlemeleri yapabilecek. İskoçya hükümeti, ülkedeki sağlık, eğitim, tarım, belediyecilik  gibi zorunlu hizmetlerin 11.5 milyon ton karbon diyoksit salımına sebep olacağını öngördü. Bu miktar, önümüzdeki yıl hükümetin dört termik santralin sebep olacağından daha fazla karbon salımına neden olmayacağı anlamına geliyor. Temmuz ayında İskoçya meclisi, 2020'ye kadar CO2 salımının %42 azaltılmasına karar vermişti.

 

Bir diğer iyi haber de Brezilya'dan.. Geçtiğimiz Perşembe günü Brezilya Başkanı da Silva, Amazon ormanlarında  ve diğer ekolojik açıdan hassas alanlarda şeker kamışı-ethanol ekim alanlarına sınır getirileceğini açıkladı. Çevre Bakanı Minc, eğer Kongre planını onaylarsa, Brezilya'da üretilecek şeker kamışlarının çevreye dost olacağını ve yağmur ormanlarına zarar vermeyeceğini belirtti. Brezilya, dünyadaki en büyük ethanol ihracatçısı ve en büyük tüketicilerden biri. Eğer plan uygulamaya konulursa, şeker kamışı tarlaları ülkenin yüzölçümünün %18'ini değil, %7.5'ini kaplayacak.

 

Exeter ve Plymouth Üniversiteleri'nden bilim adamları, kamuoyunu   yenilenebilir enerji alanındaki ilerlemelerin denizdeki hayat üstündeki etkilerini anlamaya çağırıyor. Bilim adamları, kara sularında rüzgar türbini çiftlikleri ile dalga ve gelgitten elde edilen enerjinin çevreye yararları  üstünde duruyor. Rapora göre denizlerdeki yenilenebilir enerji kaynakları, yerel biyoçeşitliliği arttırıyor. Insan eliyle yapılan bu kaynaklar bazen “yapay üreme alanı” haline geliyor ve bu da daha çok balığın daha geniş alanlarda üremesine imkan veriyor.

 

“Kanser kasabaları”, Çin'deki ekonomik patlamanın öteki yüzü. Greenpeace'ten uzmanların açıklamalarına göre, güney Çin'deki birçok kasaba, sudaki ağır metal kirliliği nedeniyle kanser kasabasına dönüştü. Bunu anlamak için bilim adamlarını dinlemeye bile gerek yok, Shangba'nın kenarından akan ırmağa bakmak yeterli. Suyun rengi koyu beyazdan parlak turuncuya dönüyor ve su o kadar ağır ki, esintide dalgalanmıyor bile. Shangba kasabasından bir çiftçinin açıklamalarına göre ırmaktaki tüm balıklar öldü, hatta o sudan içen ördek ve tavuklar da öldü. Suya bacağınızı sokacak olsanız inanılmaz bir kaşıntı hissediyorsunuz ve her yeriniz şişiyor. Kasabada sadece 2008'de 6 kişi kanserden ölmüş.  Çin'in güneyindeki kasabalarda, dünyanın her köşesinden gelen kullanılmış piller, eski bilgisayarlar ve diğer elektronik aletlerin atıldığı yerler var. Bu aletlerin içindeki ağır metallerin zehirlediği tarım alanlarında kanser kol geziyor. 2007 Dünya Bankası araştırmasına göre, Çin'de her yıl, hava ve su kirliliğine bağlı kanser vakalarından 460000 kişi erken ölüyor.

 

Ve Kopenhag İklim Zirvesi için son 76 gün, gezegenin geleceği için geri sayım devam ediyor – sağlıcakla kalın.